Amerika Birleşik Devletleri, Kanyonlar gezimizde yolumuz olmazsa olmazlarından biri olan; Utah Eyaletinde bulunan Bryce Canyon’a da düştü. Sizlere geziyi değil ama orada yaşadığımız bir olayı anlatacağım.
Bryce Canyon’da gün içerisinde gezerken, kovboy kıyafetleri içerisindeki bir adam bize “Cowboy Diner Show”’a katılıp katılmayacağımızı sordu. Nasıl bir şey olduğunu sorduk. Biraz anlattı. “Belki” dedik. Ama denemek de istediğimizden saat 19:00-21:00 arası olan bu showa, katılmaya karar verdik.
Önce “saat 19:00’da başlar, 21:00’de biter” dediğinde pek fazla anlam veremedik, öyle ya bizde öğleden sonra otururuz o masaya gece yarısınına kadar kalkmayız. Bu nedenle de herhalde show dedikleri her neyse o, 2 saat sürecek diye düşündük.
Fakat kapısına bir gittik ki, içeriye insanları yeni alıyorlar. Yani mekan gerçekten 19:00’da açılıyor.
Hızlı bir giriş sonrası bizi son derece güler yüzle karşılayan bir adam -adı “1. Adam” olsun- karşılama masasının arkasında asılı olan 4 adet menuden hangisi seçeceğimizi sordu. Her birimiz bir menu seçtik parasını verdik. Bize menumuzu içeren ve paramızı ödediğimize dair bir fiş verdi.
Yine, eski amerikan kovboy kasabalarında yaşadığı evden çıkmış gelmiş gibi kıyafet, saç, baş, ayakkabı ve aksesuarlar içerisinde bir kadın, son derece güler yüzle yanımıza geldi. Bizi masamıza götürmek için eşlik etti. O arada bizimle sohbet ederek, nereden geldiğimizi sordu. İstanbul’u duyunca, türkçe olarak “Hoşgeldiniz”, dedi. Bir kaç türkçe kelime için hafızasını yokladı, bize sordu. Yerimize geldiğimizde, içeceklerimizi kendimizin alabileceğini söyledi. İyi eğlenceler diyerek, yanımızdan ayrıldı. Bu kadının adı da “2.Kadın” olsun.
Etrafa şöyle bir göz gezdirdik, ortamda 10’ar kişilik masalardan toplam 400-500 kişiye hizmet edebilecek kadar geniş masa ve sandalye var. Kenarlarda masalar üzerine sıcak soğuk içecekleri sıralamışlar.
Çok kısa sürede, 300 kişi kadar olduk.
Bir adam çıktı sahneye…Hangi ülkelerden geldiğimizi zaten “2.Kadın” öğrenmişti. Böylece sadece salonda olanların her dilinden, o ülkenin bayraklarını göstererek “hoşgeldiniz” dedi.
Ardından, doğum günü ve evlilik yıldönümleri olanları sordu. Herkesin yine kendi dilinde müzik eşliğinde doğum günlerini ve evlilik yıldönümlerini kutladı.
Ve sonra, ellerimizdeki fişlerle salonun arkasında düzenlenmiş olan yemeklerimizi sıraya girerek alabileceğimizi söyledi. Fakat bunun için öncelikle ilk sıradaki masalardan başlayarak ilerlememizi ve önümüzdeki masalardakiler kalkmadan arkadaki masaların kalkmamasını rica etti. Salonu sağlı ve sollu ikiye ayırarak bir grubun sağ taraftan bir grubun sol taraftan sıraya girebileceğini söyledi. Ve afiyet olsun dedi. Bu adamın adı da “3.Adam” olsun.
Fakat şaşırdığımız kısım, biz içeri girerken, yemekler orada yoktu. Hatta yemeklerin olduğu yerde herhangi bir hazırlık da yoktu. Bizi, hoşgeldiniz, doğum günleri, evlilik günleri vs şeklinde oyalarken arkada hazırlık tamamlanmıştı.
Neyse, biz sıraya girdik. Hepimiz seçtiğimiz yemeğin sırasına girdik. Yani burada da, grup 4’e ayrıldı. “Ben onu istemiştim, yok yok menude bu da var mı, onu almasam da yerine bunu alsam” gibi karışıklıklar olmadan, aldığın fişin sırasında ne varsa sırası ile tepsine koyacaksın.
“3.Adam” bizler sırada beklerken, önüne gelen misafirlerine nereden geldiğini soruyor, onların dilinde “Hoşgeldiniz, afiyet olsun” diyor. Son derece güler yüzle, hangi menuyu seçtiğimizi, iyi bir seçim yaptığımızı söyleyerek bizlerle sohbet ediyor, italyanlara italyanca espri yapıyor, almanlara almanca hangi şehirde oturduklarını soruyor.
Yemek sıramız geldiğinde ise şaşkınlığımız iyice artıyor. “1.Adam” orada bize yemek servisi yapıyor. Kovboy tepsilerimize seçtiğimiz menunun yemeklerini koymamıza yardımcı oluyor.
Yemeklerimizi alıp yerimize geçiyoruz.
Müzik başlıyor. Bir bakıyoruz ki, karşımızda 1. Adam, 2. Kadın, 3. Adam, bize gün içerisinde Show’u öneren diğer adam o da “4. Adam” olsun ve bir süpriz “5. Adam” daha…
Toplam 5 kişi ile esprili, eğlenceli müzik ve görsellerle yaklaşık 1 saatten biraz fazla bizi eğlendiriyorlar. Bu arada yemeklerimizi yiyoruz.
”5. Adam” müzik eşliğinde kendini tanıtırken, Bryce Canyon’da turist otobüsü şoförü olduğunu, az önceye kadar ring sefer yaptığını söylüyor. Bryce Canyon’u beğenip beğenmediğimizi soruyor. Diğerleri de teker teker kendini tanıtıyor. Kimi “şarkı söylerim, kement atarım, yemeklerinizi ben ızgara yaptım”, kimisi “gitar çalarım, ata binerim, salataları ben yaptım” diyerek her biri süreç içerisindeki görevlerini dile getiriyorlar.
Show’un sonunda, yine orada olan her ülkenin dilinde “hoşçakalın” diyorlar ve istersek, çalacakları CD şarkıları ile kovboy dansları yapabileceğimizi, ayrıca istersek CD’lerini alabileceğimizi de söylüyorlar. CD’lerini sundukları yeri gösteriyorlar.
CD satışında ise tahmin edelim bakalım kim var? “2.Kadın”…
Yavaş yavaş, mekanı terketmeye başlarken topu topu 5 kişiden oluşan tüm ekip, masaları toplamaya başlamıştı bile…
Toplam 2 saat, 5 kişi, 300 kadar kişiye hem yemek sundular, hem eğlendirdiler. Ve bu adamların gün içerisinde yaptıkları tek iş bu değil.
Sizce bu gavurlardan öğrenecek daha çok şeyimiz yok mu?