Thom Ruthledge, “Teklik Efsanesi”nde der ki, “Eğer aklı başında ve sağlıklıysak, herhangi bir şey hakkında sadece tek bir şekilde düşünüp hissedeceğimize dair bir fikrimiz vardır, bu saçma ve gülünç fikir insanlar için tarifsiz miktarda acılara neden oldu ve neden olmaya devam ediyor”
Evet, gerçekten de bu konuda kuralları yıkmanın zamanı geldi artık…
Veya, ya ya, öncesi sonrası bağlaçları hayatımızı sınırlıyor.
Tüm bu bağlaçlar bütünün bazı parçalarını dışarıda bırakıyor.
Anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı?
Fotoğraf mı çeksem, spora mı gitsem?
Emeklilik sonrasında seyahat edeceğim.
İçimizde bir yerlerde, aynı anda bir durumla ilgili çelişen duygu ve düşüncelerin tüm benliğimizi işgal ettiğini görürüz. Ta ki kendimize göre en doğrusunu bulana kadar…Bunların içinde en doğru olanı bulmaya çalışmak ciddi fiziksel ve zihinsel ızdırap aslında her birimiz için…
Annemi de babamı da aynı derece severim, hatta belki de tüm insanlığı aynı derecede sevebilecek kadar gönlüm zengindir.
Fotoğraf çekip spora da gidebilirim. Zamanım mı yok, spor fotoğrafları çekerim.
Neden emeklilikten sonra, seyahat edeceğim ki? Şimdi de seyahat edebilirim. Zamanım mı yok? Kısa süreli seyahatler yapabilirim.
Neden kendimizi bir seçenek için zorlayarak, hayatımızı zindan ediyoruz bilinmez.
Burada yapmamız gereken, basit bir VE kelimesini kullanmak sadece.
Yapacağımız tek şey, cümlelerimizde VE kalıbını kullanarak hayatımızı daha fazla zenginleştirmek.
Benim gibi düşünmek zorunda değilse ve ben de istediğim gibi düşünme özgürlüğüne sahipsem ve senin özgürlük sınırlarını geçmeden istediğim gibi yaşayabiliyorsam ve sen de benim özgürlük sınırlarıma geçmeden istediğin gibi yaşayabiliyorsan, belki de ilk defa birbirimizi anlayabiliriz.
Basit bir cümle ama hayatı kolaylaştıran, kabir azabı çektirmeyen bir düşünce sistemi…
Ne dersiniz?
Bundan sonra daha çok VE bağlaçlı cümleler kurmaya özen gösterebilir miyiz acaba?